18 Ocak 2010 Pazartesi

Kriminalistik ve Adli Kimya...


























Kriminalistiğin en önemli dallarından biri olan adli kimya; bir suç ile ilgili olan mikro veya makro düzeydeki bulguları, esas olarak kimya, yardımcı olarak da fizik, biyoloji, jeoloji gibi pozitif bilimlerin temellerine dayalı laboratuar analizleri ve incelemeleri ile tanımlayarak bu bulguların suç ile ilgisini belirleyen ve suçun aydınlatılmasına somut olarak katkıda bulunan bir bilim dalıdır. Bu tanıma bakarak adli kimyayı yalnızca laboratuvar incelemeleri ile kısıtlı olarak değerlendirmek doğru değildir. Laboratuvar incelemeleri ile olayı aydınlatabilecek bulguların neler olabileceği, bunların olay yerinden nasıl toplanacağı, laboratuvara nasıl ulaştırılacağı konuları da adli kimyanın alanına girer. Kimya bilimindeki gelişmelere paralel olarak gelişen adli kimya adli bilim içinde 19. yüzyılın sonlarından itibaren yer almaya başlamış ancak ikinci dünya savaşı sonrasına kadar yeterince etkin olamamıştır. İkinci dünya savaşından sonra aletli analiz tekniklerindeki patlama denebilecek gelişmeler ile adli kimya da çok hızlı gelişmiş ve adli bilimde büyük gelişmelere yol açarak bu bilimin en önemli dalı olmuştur. Bu nedenle Adli Kimyanın adli bilimler içindeki doğum tarihi olarak 1950 tarihi civarı verilebilir.
Ancak günümüzde suçlularda kriminalistiğin çalısma prensiplerini bilmekte ve olay yerinde kendileri aleyhine değerlendirilebilecek maddi delilleri bırakmamak için kendilerince bazı yöntemler geliştirmektedir. Özellikle polisle oyun oynayan ve planlı cinayetler işleyen seri katiller bu konuda daha da uzmanlaşmıştır. Bunlar olay yerinde onlardan kalan herhangi bir biyolojik bulgunun kendilerini yakalatmak için yeterli olduğunu bilirler ve olay yerinde bone eldiven kullanırlar. Bu durumda suçluların yakalanabilmesi için kriminalistik alanında tecrübesinden faydalanılan bilim adamları ve polisin onlardan bir adım önde olmaları gerekir.
Adli kimya alanında fonksiyonu olan kurumlardan en önemlisi adli kimya laboratuvarlarıdır.
Bu laboratuvarlarda başlıca üç temel soruya yanıt aranır:
- Bu nedir?
- Bununla şu ya da şunlar arasında ilişki varmıdır?
- Bunda, şu nesne veya nitelik varmıdır?
Bu sorulara yanıt aranırken de genellikle kimyasal yapıyı aydınlatmaya yönelik analiz ve inceleme teknikleri kullanılır. Bu inceleme teknikleri arasında Gaz kromatografi-Kütle Spektroskopisi, Gaz kromatografi, Atomik Absorpsiyon spektroskopisi, X-ışını analizörlü Taramalı Elektron Mikroskop gibi oldukça hassas aletli analiz teknikleri yar almaktadır. Bir suç olayını aydınlatmaya katkısı olabilecek her türlü fiziksel bulgunun özgün bir kimyasal yapısı olduğundan adli kimya laboratuvarlarının inceleme alanına giren konular da çok çeşitlilik gösterir.
Bir olayda elde edilen mermi çekirdeklerinin, daha önceki olaylarda kullanıldığı saptanan silahlarla atılan mermi çekirdekleri ve bilgisayar ortamında tutulan arşivlerle kıyaslanması, herhangi bir belgenin sahte olup olmadığının veya belge üzerine sonradan bir ekleme yapılıp yapılmadığının tespiti, olay yerinde bulunan iz miktarındaki biyolojik materyalden DNA analiz yöntemleri ile kişinin kimlik tayininin yapılması, cesette bulunan böcek larva türleri ve polenlerin incelenmesi ile olayın geçtiği yerin ve ölüm zamanının tayin edilmesi, olayı gerçekleştiği yerin incelenmesi ve olayı işleyen kişinin parmak izi gibi özel izlerin belirlenmesine kadar son derece detaylı incelemeler yapılabilmektedir. Bu incelemeler sonucunda olayın çözümlenmesine önemli katkı sağlar.
Kriminalistik ve Adli Kimyada Kullanılan Yöntemler
Parmak İzlerinin Belirlenmesi:
Parmak izi yüz yıllardır kullanılan bir kimlik belirleme tekniğidir. Tek yumurta ikizleri de dahil olmak üzere; her insanın parmak izinin farklı oluşu, yıllarca değişmemesi dolayısı ile faillerin tespitinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Parmak izlerinin belirlenmesi için kullanıldığı bilinen kimyasallar Ninhidrin, DFO (1,8-diazafluoren-9-one), Gümüş Nitrat, Gentain Moru, Sudan Siyahı, Amido Siyahı ve İyottur. Son zamanlarda kullanılan en yaygın teknik ise Ninhidrin ve DFO (1,8-diazafluoren-9-one)’dir.
N inhidrin
Amonyak yada primer ve sekonder aminlerle reaksiyon veren ninhidrin, serbest aminlerle reaksiyona girdiğinde Ruhemann moru olarak bilinen koyu mavi-mor renk meydana gelmektedir. Ninhidrin, parmak izinin belirlenmesinde en yaygın kullanılan kimyasaldır. aminoasit kalıntısı olan parmak izindeki aminlerle reaksiyon verir. Renk değişiminin nedeni reaksiyon sonunda meydana gelen schiff bazıdır. Amonyak ve primer aminde mavi-mor renk oluşurken, sekonder aminlerle sarı-turuncu renkli iminyum tuzu meydana gelir.

DFO (1,8-diazafluoren-9-one)
DFO, gözenekli yüzeylerden parmak izi alınmasında kullanılan kimyasaldır. Parmak izindeki aminoasitlerle reaksiyona girdiğinde yüksek floresans özelliğe sahip türevine dönüşmektedir. 470 nm’ de uyarılan bu madde, 570 nm’ de ışıma yapmaktadır. Parmak iziyle etkileşmesi sonucunda oluşan mavi- yeşil ışığın sebebi budur.

Kan İzlerinin Belirlenmesi:
Olay yeri incelemenin vazgeçilmez kanıtları parmak izi ve kan izleridir. Cinayet mahallinde, kan izlerini arayan polisler, bazı kimyasallar kullanarak kan izlerini bulmaya çalışırlar. Olay yerindeki eser miktardaki ve hatta temizlenmiş kan izlerini bulan kimyasal Luminol denilen ve kan ile tepkimeye girdiğinde, mavi-yeşil renkli ışık saçan ve bir amin türevi olan LUMİNOL’dür .
Luminol ile kan izinin belirlenmesi kimyasal olarak şu şekildedir; luminol maddesi, hidrojen peroksit ile birlikte kan olduğu tahmin edilen bölgeye sıkılmak ve eğer kan kalıntıları varsa, kandaki hemoglobinin Fe2+ iyonları, luminol’un hidrojen peroksit ile yükseltgenmesi tepkimesini katalizleyip, luminol’un, aminoftalat’ a yükseltgenmesini sağlamaktadır. Yani, aslında hidrojen peroksit ile luminol karışımı kendi kendine tepkimeye girmemekte ama bir metal katalizörüne ihtiyac duymaktadır. Kan kalıntılarındaki gözle görülmeyen demir iyonları bile bu iş için yeterli olmakta ve bize mavi-yesil ışık saçarak kanın varlığını ispat etmektedir. Oluşan yüksek enerjili aminoftalat enerji fazlalığından dışarıya foton yani ışık yayarak kurtulmaktadır. Kemilüminesans olarak bildiğimiz bu tepkime adli incelemede oldukça işe yaramaktadır.

Ateş Eden Elin Tespiti:
Bazen silah kullanılarak işlenen suçlarda birkaç şüpheli olmakta veya suçlunun olay esnasında yakalanması durumunda delil olarak kullanmak amacıyla kişilerden Hand Svabs (El Svabı) alınarak ateş eden kişinin kim olduğu tespit edilmektedir. Ülkemizde ilk kez Kimya Laboratuarının 1979 yılında kurulması ile bu metot kullanılmaya başlanılmış olup mahkemede önemli deliller arasındadır.
Silahın ateşlemesi durumunda mekanizmanın harekelenmesi ve barut gazının dışarı çıkartırken bir taraftan da boş kovanı dışarı atacaktır. İşte bu esnada barut gazı silah tutan ele yapışır ve Atomik Absorbsiyon cihazı kullanılarak alınan el svabından atış artığının olup olmadığı tespit edilebilir.

Mürekkep Analizi:
Çevremiz yüzeyleri çeşitli boyalarla boyanmış milyonlarca nesne ile çevrilidir. Böylece boya suçların aydınlatılması için oldukça geçerli bir delildir. Bir otonun duran bir otoya veya bir şahısa çarpıp kaçması; evden, iş yerinden hırsızlık olaylarında; pankart yazılması ve duvarlara slogan yazılması sırasında şüphelilerin giysi, ayakkabı, elleri üzerine ve tırnak aralarına bulaşan boyalar; dokümanların aynı kalem tarafından yazılıp yazılmadığı; bir kadına saldıran adamın giysisi üzerine bulaşan dudak boyaları ile bardak, sigara izmariti, kağıt mendil vb. üzerine transfer olan çeşitli boyalar bunun yaygın örnekleridir. Boyalar ve mürekkeplerin yapısnı bilmek bunların analizi için gereklidir. Boya analizi için şu teknikler kullanılmaktadır:
* İnce Tabaka Kromatografisi :
Boyalar farklı amaçlarla farklı formülasyonda yapıldıklarından farklı solventlerde çözünürler. Örneğin selülozik boya etil asetat da, fırın boya toluen veya ksilende, sentetik boya toluen veya white spirite de iyi çözünür. Uygun solventle çözünen boya örnekleri TLC plakası üzerine spotlanır ve ayrılmaları sağlanır. Kurutulduktan sonra ayrılan boya pigmentleri çıplak gözle ve UV ışık altında incelenir.

* İnfrared Spektrofotometri : Bir boyanın hem bağlayıcı hem de pigmenti için karakteristik bir spektrum veren analitik bir metoddur. Çok ince bir film halinde hazırlanan şüpheli ve kontrol boya pulcuklarının her bir tabakasının organik bileşenlerinin İR spektrumları alınarak mukayese yapılır. Boyaların daha detaylı ve güvenilir incelenebilmesi amacıyla, İnfrared Mikroskop bağlantılı Nicolet-Magna IR-550 cihazı ile araştırmalar devam etmektedir (Erbaş, 1994).

* Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) : Çeşitli boyalar ve tabaka yapısına sahip olan boyaların inorganik bileşenleri SEM ile tanımlanabilir ve boyaların mukayesesi için çok elverişlidir. Hem morfolojik hem nitel hem de nicel analizleri yapılabilir. Bir trafik kazası ile ilgili olarak Kriminal Teknik Enstitüsü'ne (Bundeskriminalamt-Wiesbaden-Almanya) gönderilen ve SEM ile morfolojik incelemesi yapılan otoya ait boyanın; tabaka sayısı, tabaka sırası, tabaka renkleri ve tabaka kalınlıklarını rapor verilmiştir. Ayrıca 11 defa boyandığı kanıtlanan bu otonun yerli bir araba olamayacağı da belirtilmiştir (Franke, Gilberg, 1994).

* TCL ile Mürekkep Analizi :
Dokümanların yazıldığı yazı mürekkebinin kimyasal bileşiminin incelenmesi, bilinen ve şüpheli dokümanların aynı kalem tarafından hazırlanıp hazırlanmadığını doğrulayabilir. Hatta bize yazının yaşı hakkında da değerli bilgi verebilir. Ümit edilir ki mukayese edilen şüpheli mürekkeplerden bir tanesi dokümanın hazırlandığı tarihten sonra sentezlenmiş olabilir. TLC mürekkep mukayeseleri için özellikle uygun bir tekniktir. Çoğu ticari mürekkepler, özellikle tükenmez kalem mürekkepleri gerçekte birkaç organik boyanın karışımıdırlar. Bu boyalar, ince tabaka kromatografik plakası üzerin*de hızlıca ayrılabilirler. Bariz bir şekilde renkli bileşenlerine ayrılan farklı mürekkep boyaları TLC plakası üzerinde gözle görülebilir. Daha sonra UV ışık 254 nm. ve 366 nm.de incelenir. Böylece şüpheli bir mürekkep ile bilinen bir mürek*kep arasındaki mukayese birçok özellikler ortaya çıkarır. Yazı mürekkepleri solventte çözülerek TLC plakasına spotlanabilir veya dokümanlar üzerindeki harf ve rakamlardan çok küçük bir parça kesilerek alınır, Bunun için 2 mm uzunluğundaki yazı yeterlidir. En iyi sonuçlar daha kalın hatlardan alınır. Kesilen mürekkepli parçalar, mürekkepli kısım adsorbenti görecek şekilde TLC plakası üzerine tespit edilir. Daha sonra plaka üzerine temiz cam konularak sıkıca sabitleştirilir, yürütme solventine daldırılır ve boyaların ayrılması sağlanır (Smalldon,1966). Ayrılan boyalar gözle ve görülemeyen boyalar da UV ışığı altında 254 ve 366 nm.de incelenir, gözlemler not edilir.

* UV-VIS Spektrofotometrisi ile Mürekkep Analizi
Farklı boya bileşenleri içeren tükenmez kalem ve dolma kalem mürekkeplerinin UV-VIS spektrumları alınarak absorbsiyon piklerinin mukayesesi yo*luyla benzerlikleri veya farklılıkları ortaya çıkarılabilir. Dalga boylarının yakınlığı ± 3 nm. farkla farklı olduğunu gösterebilir. Alifatik primer alkoller yakın UV bölgede herhangi bir absorbans üretmezler. Metanol, etanol ve izopropanol başka bileşiklerin spektrumlarının hazırlanmasında sıkça kullanılır. Metanolde çözülen mürekkepler 200-900 nm. UV-VIS bölgede taranarak mukayeseleri yapılabilir. (Simons, 1979).

* KAPİLER ELEKTROFOREZ ile Mürekkep Boyalarının Mukayesesi ve Tanımlanması
Kapiler Elektroforez ile uyuşturucu maddeler, ilaç etken maddeleri, patlayıcı maddeler, mürekkepler, inorganik anyon ve katyonlar vb. maddeler adli amaçlarla mükemmel bir şekilde ayrıntılı olarak incelenebilmektedir. Örneğin, mürekkeplerin boyar madde bileşenleri bu teknik ile tek tek ayrılarak, tükenmez kalem mürekkepleri mukayese edilebilir ve her bir boya tanımlanabilir.
Kısaca Kimyasal Analiz ve İncelemeler: a) IR-Spektroskopisi (polimer ve reçine kısmının incelenmesinde)b) Ön Ekstraksiyon İşlemleri ( boya dolgu maddeleri, reçine dolgu maddeleri ayrılır )c) Çözünürlük testleri :Aynı tür renklendiriciler aynı tür çözücüde çözünüyorlar.- Pigmentleri renkleri açısından İnce Tabaka Kromotoğrafisi (renklerin bileşenlerine ayrılması);- İnorganik dolgu maddelerin ayrımındaElementel Analizlerin yapılması(Atomik Absorbsiyon Spektrosu)X-Ray Analizi(Nötron Aktivasyon Cihazları kullanarak)- Reçineler (polimer yapılı büyük bileşenler )Piroliz Gaz Kromotoğrafisi yöntemi polimer yapılı bileşenleri ayırmada etkili. Havasız ortamda sıcaklık etkisi ile bileşenlerine ayrılabilir.

Uyuşturucu Madde İncelemeleri:
Uyuşturucu madde, psikotropik ilaçlar ve normal reçete ile satılan ilaçlar, katkı maddeleri, yardımcı kimyasal madde ve malzemeler, kullanıcıların üzerinde ele geçen enjektör vb. malzemelerin nitel ve nicel analizlerinin yapılması, büyük miktardaki uyuşturucu maddelerden saflık oranının belirlenmesi.Eroin, Morfin, Kokain, Esrar, Afyon Sakızı, Amfetamin, Barbituratlar, Kırmızı Reçete ve Yeşil Reçete ile satılan ilaçlar.Patlayıcı Madde İncelemeleri: Patlayıcı madde, yardımcı malzeme, patlama olay yeri artıklarını incelemek suretiyle kullanılan patlayıcı maddenin Kimyasal bileşimini tespiti. Yanıcı Madde İncelemeleri: Kundaklama olayları ile ilgili olarak ele geçirilen Benzin, Gazyağı, Tiner vb. yanıcı ve yangın başlatıcıların ve bunların kullanıldığı , olay yerinden elde edilen şişe, kap vb. malzemelerin incelenmesi yoluyla yangın ve kundaklama olaylarının aydınlatılması.Toksik Madde İncelemeleri: Orijinal haldeki toksik maddelerin nitelik ve niceliklerinin belirlemesi. Zehirlenme olayları ile ilgili olarak ele geçirilen, içerisinde henüz kimyasal değişime, herhangi bir bozunmaya uğramamış tarım ilacı vb. toksik maddeler ile Uyuşturucu vb. ilaç aktif maddelerinin tespiti. Uyutma olayları sonrası ele geçen muhtelif yiyecek ve içecek içerisinde henüz herhangi bir kimyasal değişime veya bakteri üremesi vb. nedenlerden dolayı bozunmaya uğramamış, serbest haldeki Uyku verici vb. maddelerin tespiti.Genel İncelemeler: Kriminal olaylar ile ilgili olarak olay yerinden toplanan, Lif, boya, cam, metal vb. inceleme konularından kimyasal yönden delil niteliği ve özelliği taşıyanların incelenmesi, şüpheli şahıslar ve bunlara ait olarak ele geçirilmiş benzer inceleme konularının bu madde ve malzemeler ile mukayese edilmesi.

Atomik Absorbsiyon Spektroskopisi:
Atomik Absorsiyon Spektroskopisi özellikle metallerin eser analizinde kullanılan bir yöntemdir. Örnekteki toplam metal miktarı ile ilgilenir fakat metalin örnekteki molekül şekli ile ilgilenmez. Yöntem çok duyarlıdır, fakat elementlerin derişimini mümkün olduğu kadar düşük düzeylerde genellikle bir ppm’ in altında tayin edebiliriz. Bu yöntem yüksek duyarlılığından ve sonuçların tekrarlanabilirliğinden dolayı giderek önem kazanmaktadır, yöntemin en önemli avantajlarından birisi tayinlerin diğer elementlerin varlığında da yapılabilmesidir. Bu nedenle özel bir elementin analizi kolayca yapılabilmektedir. Bu serbestlik örnekteki analiz elementini diğer elementlerden ayırmayı gereksiz kılmaktadır. Analiz elementini ayırma zorunluluğunun olmaması büyük zaman kazandırmakta ve yöntem birçok hata kaynağını gidermektedir.

Zeytinyağı Mucizesi...


Hakikaten zeytin, yaprağından yağına kadar şaşırtıcı ve hayranlık verici pek çok özelliğe sahiptir. Kurak iklimlerde ve sığ topraklarda dahi hayatta kalabilen zeytin ağacı sert ve dayanıklıdır. Kesimden sonra yeniden hayata dönebilme özelliğiyle 3000 yıl yaşayabilme kapasitesine sahiptir. Bir ağaç öldüğünde kökünden yeni ağaç filizlenmeye başlar.
Zeytinin ve zeytinyağının sağlığımıza sayısız faydalar kattığını biliyoruz. Yemeklere verdiği o nefis lezzetin yanı sıra, bu narin meyve ve yağ; kolesterolü düşürür, kalp hastalıklarını, kireçlenmeyi ve barsak hastalıklarını önler.
Bunların yanında zeytinyağını gerek yemeklerde kullanmanın gerekse içmenin (kaşıkla veya bardakla) ihtiva ettiği A, D, K ve E vitaminleri sayesinde yaşlanmayı geciktirdiği bilinir. Zeytinyağı kalp atışlarının düzenlenmesine ve hücrelerin yaşlanmasını geciktirmeye yardım eden antioksidan maddeler içerir. Sindirime yardımcı olur, kabızlığı ve hemoroid (basur) hastalığını önler. Vücuda kalsiyum alınışını kolaylaştırır. Cildin hem görünüşünü hem de yapısını güzelleştirir. Ayrıca kanser riskini azaltır, yüksek tansiyonu düşürür.
Zeytinyağı dıştan sürmekle de pekçok faydalar verir. Tam bir zeytinyağı sevdalısı olan Amerikalı yazar Carol Firenze, tecrübelerini “Zeytinyağı Tutkusu” (Ledo Yayıncılık 2007) adlı kitabında bir araya getirmiş. “Rengine, tadına, kıvamına, çeşidine, mistikliğine, kokusuna, her yerde kullanılabiliyor olmasına; kısacası her şeyine hayranım” diye başladığı kitabında zeytinyağı ile hayatı güzelleştirmenin 101 yolunu anlatmış.
İşte sözünü edilen zeytinyağını dıştan sürmekle elde edilen faydalardan bazıları:
• Cilde ve saça inanılmaz
güzellik katar. Kuru cildi canlandırır, kırışıklıkları azaltır. Zeytinyağı cildi yumuşatır ve esnek, pürüzsüz bir görünüm verir.
• Uzun süre ayakları üzerinde kalanlar için müjde: Zeytinyağı yorgun ayakları dinlendirir ve canlandırır. Zeytinyağının mükemmel yumuşatma ve nemlendirme kapasitesi vardır. Çatlak ve kuru ayakları tedavide birebirdir.
• Vücut masajı zeytinyağı ile yapıldığında kan dolaşımını artırır ve dokulara oksijen taşır.
Zeytinyağı sabunu doğal, saf bir temizleyicidir ve vücudu nemlendirir. Yumuşatıcı ve rahatlatıcı etkisi sayesinde cildi ve saçları temizlerken yumuşatır, nemlendirir. Aynı zamanda her tür hassas cilt için bile güvenlidir.
• Zeytinyağı traş edilecek bölgeyi yumuşatma ve rahatlatmada birebirdir.
• Kurumuş ve çatlamış dudak için merhem olarak kullanılabilir.
Kurumuş saçların dayanıklılığını ve esnekliğini artırır.
Saçtaki kepeği ve dökülmeyi engeller. Saçı parlatır.
Tırnakları güzelleştirir ve güçlendirir.
Banyo suyuna katıldığında canlandırır ve yumuşaklık sağlar.
Zeytinyağı ile doğum çatlakları azaltılabilir.
Bebeklerin poposundaki pişiğe ve başlarındaki konak problemlerine çok iyi gelir.
Bebeğe zeytinyağı ile uygulanan masaj sağlıklı ve canlandırıcıdır.
Ellerdeki, derideki veya saçtaki boyayı çıkarmakta kullanılır.
Soğuktan donmaya karşı koruyucudur.
Kesiklerde ve su toplanmasında faydalıdır. Acılı güneş yanıklarında kızarmış deri zeytinyağı ile ovularak rahatlatılabilir.
Kuru ve çatlak ciltlere yararlıdır.
Kas kramplarını tedavi eder.
Sivrisinekler zeytinyağı sürülmüş cildi ısırmazlar.
Keneleri etkisiz hale getirir.

15 Ocak 2010 Cuma

ABBE Refraktometresi...






ABBE Refraktometre çözeltilerin kırılma indisleri ile çözünen şekerlerin kırılma indisleri ölçülerek, şeker miktarı yüzde sakkaroz üzerinden ifade edilir. ABBE Refraktometre oldukça doğru ve hızlı sonuç verdiğinden rutin kontroller için endüstride en fazla kullanılan cihazlardan birisidir.

KULLANIMI

Kalibrasyon
· Şeffaf kapağı kaldırıp camın üzerine 2-3 damla saf su damlatıp kapatın.
· Saf suyun hava kabarcığı olmadan bütün cam yüzeyini kaplaması gerekir.
· 30 saniye sonra şeffaf kapak ışık yönünde olacak şekilde mercekten bakın.
· Üst tarafı mavi alt tarafı beyaz olan bir çizgi göreceksiniz.
· Çizgi sıfır hizasına gelinceye kadar tornavida ile cihazın üzerindeki vidayı çevirin.
Ölçüm
· Şeffaf kapa_ı kaldırıp camın üzerine 2-3 damla örnek damlatıp kapatın.
· Örneğin hava kabarcığı olmadan bütün cam yüzeyini kaplaması gerekir.
· 30 saniye sonra şeffaf kapak ışık yönünde olacak şekilde mercekten bakın.
· Üst tarafı mavi alt tarafı beyaz olan bir çizgi göreceksiniz.
· Çizginin gösterdiği değeri okuyun.

12 Ocak 2010 Salı

Bor.. Dünya'daki ve Türkiye'deki Rezervi... Nerelerde Çıkarılır? Kullanım Alanları...


Bor madeni ilk bakışta beyaz bir kayayı andırır. Çok sert ve ısıya dayanıklıdır. Doğada serbest bir element olarak değil, tuz şeklinde bulunur. Toprağın 40 metre altında bulunan borun işlenmesi diğer elementlerle az karıştığı için daha kolaydır. Bor, periyodik sistemin üçüncü grubunun başında yer alan bir elementtir. Bu gurubun diğer üyeleri metal olmasına karşın Bor ametal sayılmaktadır. Ancak, diğer elementlere olan yüksek kimyasal ilgisi nedeniyle doğada serbest halde bulunmayan bor’un meydana getirdiği minerallerin, çok eski tarihlerden beri tanındığı ve kullanıldığı bilinmektedir. En yaygın bor bileşikleri; borik asit ve bor’un sodyum, kalsiyum ve magnezyum ile meydana getirdiği bileşiklerdir.
Türkiye Bor’un tespit edilmiş % 63 ‘lük kısmına sahiptir. Ancak Üretim olarak ABD’den sonra dünyada ikinci sırada üretim yapmaktadır. Ülkemizdeki bor madenleri dünyanın en kaliteli bor madenleridir. Ancak bordan mamul üretimi, rafine bor bileşiklerinin üretimi ve ticari açıdan gerekli teknolojik bilgi ve seviyeye ülkemizde henüz ulaşılamamıştır. Bor mineralleri, dünyanın sayılı bir kaç ülkesinde bulunur. Bunlar içinde yedekleriyle en zengin ülke, Türkiye’dir. Ancak üretimin ve ihracatın sınırlı olması nedeniyle bu maden, yurt ekonomisinde önemli bir yer tutmamaktadır. Bor minerallerini işletmek için Bandırma ve Kırkama'da tesisler kurulmuştur.

TÜRKİYE ‘DE NERELERDE ÇIKARTILIR
Balıkesir (Bigadiç, Sandıklı, Susurluk), Eskişehir (Seyitgazi), Kütahya (Emet) ve Bursa’dır. Dünyada ise Türkiye, ABD ve BDT önde gelir.

KULLANIM ALANLARI
Cam Sanayi: Borosilikat Camları, İzolazyon Cam Elyafı, Tekstil Cam Elyafı, Optik Lifler, Cam Seramikleri, Şişe ve Diğer Düz Camlar

Seramik Sanayi: Emaye, Sır,Sırça, Porselen Boyaları Nükleer Sanayi: Reaktör Kontrol Çubukları, Nükleer Kazalarda Güvenlik Amaçlı ve Nükleer Atık Depolayıcı olarak,
Uzay ve Havacılık Sanayi: Sürtünmeye-Aşınmaya ve Isıya Dayanıklı Malzemeler, Roket Yakıtı katkı malzemeleri Askeri & Zırhlı Araçlar: Zırh Plakalar , kompozit malzemeler.

Elektronik-Elektrik ve Bilgisayar Sanayinde: Bilgisayarların Mikro chiplerinde, CD-Sürücülerinde, Bilgisayar Ağlarında; Isıya-Aşınmaya Dayanıklı Fiber Optik Kablolar, Yarı İletkenler, Vakum Tüpler, Dialetrik Malzemeler, Elektrik Kondansatörleri, Gecikmeli Sigortalar.

İletişim Araçlarında: Cep Telefonları, Modemler, Televizyonlar .İnşaat-Çimento Sektöründe: Mukavemet Artırıcı ve İzolasyon Amaçlı olarak

Metalurji: Paslanmaz ve Alaşımlı Çelik, Sürtünmeye-Aşınmaya Karşı Dayanıklı Malzemeler, Metalurjik Flaks, Refrakterler, Briket Malzemeleri, Lehimleme, Döküm Malzemelerinde Katkı Maddesi olarak, Kesiciler,

AşındırıcılarEnerji Sektörü: Hidrojen taşıyıcı,Güneş Enerjisinin Depolanması, Güneş Pillerinde Koruyucu olarak,Otomobil Sanayi: Hava Yastıklarında, Hidroliklerde, Plastik Aksamda, Yağlarda ve Metal Aksamlarda, Isı ve Ses Yalıtımı Sağlamak Amacıyla, Antifrizler

Tekstil Sektörü: Isıya Dayanıklı Kumaşlar, Yanmayı Geciktirici ve Önleyici Selülozik Malzemeler, İzolasyon Malzemeleri, Tekstil Boyaları Deri Renklendiricileri, Suni İpek Parlatma Malzemeleri,

İlaç ve Kozmetik Sanayi: Dezenfekte Ediciler, Antiseptikler, Diş Macunları,

Tıp: Osteoporoz Tedavilerinde, Alerjik Hastalıklarda, Psikiyatride, Kemik Gelişiminde ve Artiritte, Menopoz Tedavisinde, Beyin Kanserlerinin Tedavisinde

Kimya Sanayi: Bazı Kimyasalların İndirgenmesi, Elektrolitik İşlemler, Flotasyon İlaçları, Banyo Çözeltileri, Katalistler, Atık Temizleme Amaçlı olarak, Petrol Boyaları, Yanmayan ve Erimeyen Boyalar, Tekstil Boyaları Temizleme

Beyazlatma Sanayi: Toz Deterjanlar, Toz Beyazlatıcılar, Parlatıcılar

Tarım Sektörü: Gübreler, Böcek-Bitki Öldürücüler,

Kağıt Sanayi: Beyazlatıcı Olarak

Koruyucu: Ahşap Malzemeler ve Ağaçlarda Koruyucu olarak, Boya ve Vernik Kurutucularında
Mıknatıslar, Fotoğrafçılık, Kompozit Malzemeler, Spor Malzemeleri, Manyetik Cihazlar, ve daha bir çok alanda kullanılmaktadır.

8 Ocak 2010 Cuma

2009/2010 Yılı Çıkmış Sorular(9. Sınıf 1. Dönem 2. Sınav Soruları)....

A
2009-2010 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI KİMYA DERSİ
9. SINIF 1. DÖNEM 2. SINAV SORULARI

1) Kovalent Bağ nedir?

2) Organik bileşiklerin özelliklerini yazınız.
(4 tane)

3) H2SO4bileşiğinde S’nin yükseltgenme basamağını bulunuz.

4) H2O bileşiğinin Lewis yapısını gösteriniz.
(1H; 8O)

5) 17 X atomunun periyodunu ve grubunu bulunuz.

6) Aşağıda verilen bileşiğin yanına adını, adı verilenin yanına formülünü yazınız.

a) Mg3(PO4)2:

b)Kalsiyum klorür:

7) Aşağıda verilen bileşiğin yanına adını, adı verilenin yanına formülünü yazınız.

a) Diazot pentaoksit:

b)NF3 :

8) Aşağıda verilen bileşiğin yanına adını, adı verilenin yanına formülünü yazınız.

a) SnI2 :

b) Demir (III) nitrür:

9) Aşağıdaki boşlukları uygun şekilde doldurunuz.
a) Metaller, elektron ………… eğilimi, ametaller elektron ………….. eğilimi gösterir.

b) + yüklü iyonlara ………….. denir.

10) MgO bileşiğinde Mg ile O’nun kütlece birleşme oranı 3/2 dir. Buna göre;
a) 24 g. Mg ile kaç g. O birleşir?
b) Oluşan MgO kaç g. dır?

B
2009-2010 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI KİMYA DERSİ
9. SINIF 1. DÖNEM 2. SINAV SORULARI
1) İyonik Bağ nedir?

2) İnorganik maddelerin özelliklerini yazınz. (4 tane)

3) K2Cr2O7 bileşiğinde Cr’nin yükseltgenme basamağını bulunuz.

4) NH3’ün Lewis yapısını gösteriniz.
(7N ; 1H)

5) 36Y’nin periyodunu ve grubunu bulunuz.

6) Aşağıda verilen bileşiğin yanına adını, adı verilenin yanına formülünü yazınız.

a) Çinko hidrür:

b) Al2O3 :

7) Aşağıda verilen bileşiğin yanına adını, adı verilenin yanına formülünü yazınız.

a) Kükürt trioksit:

b) PCl5 :

8) Aşağıda verilen bileşiğin yanına adını, adı verilenin yanına formülünü yazınız.

a) MnO2 :

b) Krom(III) florür :

9) Aşağıdaki boşlukları uygun şekilde doldurunuz.
a) - yüklü iyonlara………….. denir.

b) Polar moleküller ……….çözücülerde, apolar moleküller …………. çözücülerde çözünürler.

10) XY bileşiğinde, X ile Y’nin kütlece birleşme oranı 7/4 tür. Buna göre;
a) 35 g. X ile kaç g. Y birleşmiştir?
b) Oluşan XY bileşiği kaç g. dır?

6 Ocak 2010 Çarşamba

Kimyanın Temel Kanunları...Kütlenin Korunumu Kanunu, Sabit Oranlar Kanunu, Katlı Oranlar Kanunu, Birleşen Hacim Oranları...Avogadro Hipotezi...


Kimyanın Temel Kanunları; Kütlenin Korunumu Kanunu, Sabit Oranlar Kanunu, Katlı Oranlar Kanunu ve Birleşen Hacim Oranları şeklinde sıralanabilir.
Kütlenin Korunumu Kanunu
Bir tepkimeye giren maddelerin kütleleri toplamı, tepkimeden çıkan maddelerin kütleleri toplamına eşittir. Bu kanuna Kütlenin Korunumu Kanunu adı verilir. Antoine Lavosier tarafından bulunmuştur. Hiçbir madde yoktan varolmaz, olan bir maddede yok olmaz. Örneğin ağzı kapalı bir kap içerisinde, HCl(hidroklorik asit) içerisine Zn(çinko)parçası atıldığında, çinko metali hızlı bir şekilde tepkimeye girecek ve H2 gazı çıkışına neden olacaktır.
Zn(k)+ 2HCl(s) → ZnCl2(suda)+ H2(g)
Bu tepkimeye giren maddelerin kütlelerini toplarsak, tepkime sonunda çıkan maddelerin kütlelerinin toplamına eşit olacaktır. Bu deney ağzı açık bir kapta yapılsaydı, H2 gazı havaya karışacağı için, tepkimeden çıkan maddelerin kütlesi toplamı, giren maddelerden kütleleri toplamından düşük olacaktı.
Sabit Oranlar Kanunu
Bir bileşiği oluşturan elementler birbirleriyle sabit bir oranda birleşirler.. Buna Sabit Oranlar Kanunu denir. Dalton atom kavramını 1807'de sabit oranlar kanunundan yararlanarak bulmuştur.Örneğin MgO(magnezyum oksit) bileşiğinde magnezyumla oksijenin kütlece birleşme oranı Mg/O= 24/16=3/2 dir.24 magnezyumun atom kütlesi, 16 ise oksijenin atom kütlesidir.3 g. magnezyum ancak en fazla 2 g. oksijen ile birleşebilir. Bu oksijenin tanelerinin magnezyumun tanelerinden büyük olduğunu gösterir. Aynı şekide Fe2O3 bileşiğindeki sabit oran ise
2.Fe/3.O= 2.56/3.16= 7/3 tür. Yani bu bileşikte 7 g. demir ile ancak 3 g. oksijen birleşebilir. Bu demirin tanelerinin oksijenin tanelerinden küçük olduğunu gösterir. Bu bileşik için iki elementten de eşit miktarlarda alınırs aher defasında oksijenden artış olacaktır.
Katlı Oranlar Kanunu
İki element birden fazla bileşik oluşturuyorsa, birinci elementin sabit miktarıyla birleşen ikinci elementin kütleleri arasında belirli bir oran vardır. Buna Katlı Oranlar Kanunu adı verilir. Örneğin MnO(mangan(II)oksit) bileşiği ile MnO2(mangan(IV)oksit) bileşiğine bakacak olursak aynı miktarda Mn ile birleşen oksijenin kütleleri arasındaki oran 1/2 dir. Aynı şekilde SO2(kükürt dioksit) ve SO3(kükürt trioksit) bileşiklerinde Aynı miktarda kükürtle birleşen oksijen miktarları arasındaki oran 2/3tür.
Birleşen Hacim Oranları
Birleşen Hacim Oranları'da katlı oranalar kanununa benzer bir kanundur. Örneğin karbon ile oksijen CO(karbon monoksit) ve CO2(karbon dioksit)bileşiklerini oluşturur. Denklemler ise;
2C + O2 → 2CO ile
2C +2O2 → 2CO2 şeklindedir. Burada aynı miktarda C ile birleşen oksijen miktarları arasındaki oran 1/2 dir. 1808 yılında Gay-Lussac yaptığı çalışmalar neticesinde "Molekül" kavramına açıklık getirmiştir.
Eşit hacimler-eşt sayılar varsayımının doğruluğu varsayımı ise Avogadro tarafından ortaya çıkarıldı. Buna göre, birinci denklemde 2 hacim C(karbon)ile bir hacim O(oksijen) birleşmiştir. İkinci denlemde ise 2 hacim C ile bir hacim O birleşmiştir.
Avogadro Hipotezi
1)Aynı sıcaklıkta ve basınçta farklı gazların eşit hacimleri eşit sayıda atom veya molekül içerir.
2)Aynı sıcaklık ve basınçta, farklı gazların eşit sayıdaki molekülleri eşit hacim kaplar.
NŞA'da(Normal şartlar altında)( 0 C derecede 1 atmosfer basınçta)bütün gazların birer molleri 22,4 litre hacim kaplar. Buna "Molar Hacim" denir.
Kimya'da kullanılan NŞA, NK, NŞ gibi ifadeler 0 C derece ve 1 atmofer basınçta anlamına gelir. Oda koşulları ise 25 C derece 1 atmosfer basınçta anlamına gelir. Laboratuvar koşullarında dendiğinde ise sıcaklık 20 C derece kabul edilir.

5 Ocak 2010 Salı

Magnezyum Yüksek Tansiyonu Önlüyor? Folik Asit Down Sendromuna Karşı... Gümüş, Altın Çağını Yaşıyor...









Magnezyum Yüksek Tansiyonu Önlüyor
Amerikalı bilim adamları, magnezyum mineralinin yüksek tansiyonu düşürücü etkisini, şimdiye kadar yapılan araştırmaları analiz ederek doğruladılar. 06.11.2002 12:35:00 Alman Aerztezeitung tıp gazetesinde yayınlanan habere göre, ABD`nin Maryland eyaletindeki John Hopkins Üniversitesi`nde görevli bilim adamı Dr. Edgar R. Miller ve ekibi, toplam 1220 kişinin katıldığı 20 araştırmayı incelediler. Yapılan analiz sonucunda, günde 486 ile 927 miligram arasında magnezyumun oral yolla alındığında büyük tansiyonun (sistolik) ortalama 4,3 mmHg ve küçük tansiyonun (diastolik) ortalama 2,3 mmHg oranında düştüğü ortaya çıktı. Miller, 243 ile 365 miligram arasındaki günlük dozun ise olumlu etki etmesinin beklenmediğini belirtti. Bilim adamları, magnezyum fazlasının zararı olmadığını çünkü fazlasının sorun yaratmadan vücuttan atıldığını belirterek, bütün yeşil yapraklı bitkilerin, tahıl ürünlerinin, balık, ceviz, ayçiçeği, kakao, taze fasulye bezelye ve kuşkonmaz gibi besinlerin magnezyum zengini olduğunu söylediler.

Folik Asit Down Sendromu'na Karşı
Down Sendromu Tarama Grubu´nda görevli Prof. Howard Cuckle, araştırma kapsamında en az bir gebeliğinde nöral tüp defekti olarak adlandırılan merkezi sinir sistemi bozukluğu görülen 493 İsrailli kadının verilerinin, bebeklerinde Down Sendromu tespit edilen 516 Ukraynalı kadının verileriyle karşılaştırıldığını söyledi. İnceleme sonucunda, bebeklerinde nöral tüp defekti görülen İsrailli kadınlarda Down Sendromu riskinin beş kat daha fazla olduğu ortaya çıktı. Buna göre, 1492 gebelikte 11 kez Down Sendromu tespit edildi.
Çinko Eksikliği Grip Nedeni
Sonbahar ve kış aylarında sıkça görülen gribal enfeksiyonlara karşı önlem amacıyla, akyuvar ve antikorların oluşmasını sağlayan çinkonun bol miktarda alınması gerekiyor. Konya Numune Hastanesi Başhekimi Opt. Dr. Vedat Erden yaptığı açıklamada, sağlık açısından çok önemli olan mineraller içinde yer alan çinkonun, bağışıklık sisteminde anahtar rol oynadığını söyledi. Bağışıklık sisteminin güçlü olması için gerekli akyuvar ve antikorların oluşmasını sağlayan çinkonun, özellikle sonbahar ve kış aylarında ortaya çıkan soğuk algınlığı ve gribe karşı etkili olduğunu vurgulayan Erden, çinkonun gribal enfeksiyona neden olan mikropların etkisiz hale getirilmesine yardımcı olduğunu ifade etti.

Gümüş, Altın Çağını Yaşıyor
Gümüşün uygarlık yürüyüşü Gümüş tarih kaynaklarına göre ilk olarak m.ö. 4000 yıllarında süs ve ev eşyası olarak kullanıldı. Diğer bir rivayete göre ise gümüşü ilk kullananlar m.ö. 3100’de Mısırlılar, m.ö. 2500’de Çinliler ve Persliler. m.ö. 800 yıllarında ise ilk kez Nil Nehri havzasında gümüş paralar kullanıldığı biliniyor. En iyi şekilde gümüşü işleyenlerin de Romalılar olduğu söyleniyor. Daha sonraki dönemlerden bugüne kadar gümüş, değerini hiç yitirmeden bugüne gelmiştir.

Asitler ve Bazların Genel Özellikleri, Asit-Baz Örnekleri

Asitlerin Genel Özellikleri 1. Tadları ekşidir.(Ancak her asidin tadına bakmak çok tehlikelidir.) 2. Sulu çözeltilerinde H+ iyonu(H3O+) ve...